28 ŞUBAT KÜRESEL BİR DARBEDİR

Arkasında Amerika’nın olduğu, psikolojik bir harptir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinin en başarılı hükümeti olan REFAHYOLHükümeti’nin emir ve buyruklarına uymadığı için, emperyalizmin gücüne direndiği için; bir gün ansızın yayınlanan bir bildiridir 28 ŞUBAT!

Ve tuhaftır küresel dünyada savaşlar karşı iki gücün muharebesi şeklinde yapılmıyor.

En acımasız şekilde; kendi insanımız, kendi insanımızı kolaylıkla jurnalleyip, önüne her türlü engeli koyma cesaretini kendinde bulabiliyor.

Faiz lobisi, medya patronları, iş dünyası; kesilen musluğun faturasını ERBAKAN HOCA İLE ONU DESTEKLEYEN HERKESE KESMEYE BAŞLAMIŞ, BİR CADI AVI; EĞİTİMDEN SAĞLIĞA, ASKERİYEDENÜNİVERSİTELERE kadar her alanda; çirkin yüzlerini göstermeye başlamışlardı.

Bir şiir okuduğu için hapse atılan Cumhurbaşkanımız,

Başı örtülü olduğu için üniversite kapılarından içeri alınmayan bacılarımız.

Üniversiteye geldiği halde sınava alınmayıp ve bu durumun ispatlanmaması için herhangi bir tutanağın tutulmaması; haksız bir davranışın çığlığı gibiydi

Kapatılan partiler,

“Bismillâhirrahmanirrahim” diyerek emniyetin sorgu odalarında dövülen ,sövülen,elektrik verilen binlerce vatandaş….

Evet, şaşırmadınız değil mi?

Emniyette bu sorgulara ara verilirken; sorguyu yapan polis, sadece namaz kılmak için izin alıyordu.

Bu nasıl bir düşünceydi?

İşte bu düşünce, kanlı 15 Temmuz darbe girişiminin ayak sesleriydi.

IMF ile bütün bağlarını koparan, gazetelerin kuponla tencere-tava verdiği ve parasını sus payı olarak devletten aldığı haracın bir anda kesilmesi, havuz sisteminin oluşturulması, tarihinde ilk kez memura ve askere yüzde yüz zammın verildiği, buğday ve çayın taban fiyatının neredeyse iki katına çıkarıldığı bir ülkede; birileri düğmeye çoktan basmıştı.

Sahte şarlatanlarla yapılan algı operasyonlarını, General Özbek’in memuru olduğu, bir ülkenin başbakanına küfürler savurduğu o yılları, unutmadık!

Ve unutmadık!

Hükümet yıkıldıktan sonra kurulan hükümetin kontrolündeki hortumlanan bankaları.

Ve unutmadık!

Merve Kavakçı meclise girdiğinde Bülent ECEVİT’İN o konuşmasını.

Ve unutmadık!

Sıralara vurup, Ecevit’in konuşmasına alkış yapanları…

Sahi o milletvekilleri yaşıyorlar mı şimdi?

Utanıyorlar mı geçen onca yılın ardından?

Hani diyor ya şair:

“Dengeler adına şair yaptılar bizleri”

İşte biz en dengeli halimizle yaşamak isterken bu ülkede, birileri toplum mühendisliği yapıp, dengemizi bozmaya çalıştılar.

Yıllar önce 28 Şubat’ta bu işi başaramadılar sonra 15 Temmuz’da hüsrana uğradılar.

Şunu iyi bilin ki; hafızası derindir bu milletin!

Oynanan oyunun gayet farkında…

Ve bizler ölmeden sizlere rahat yok.

Allah biliyor, bizler bu vatanı karşılıksız sevdik.

Bu süreçte cesaretiyle dimdik ayakta duran; Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU’NUN, partisinden istifa etmeyen milletvekillerinin, başörtülü kardeşlerimize her türlü desteklerini esirgemeyen vatandaşlarımızın karşısında “Saygıyla eğiliyorum!”

Kalın sağlıcakla.