Ahmet Durmaz

Ahmet Durmaz

Mail: [email protected]

AK PARTİ TABANINDA Kİ OY KAYBI KÜSKÜNLÜK SORUNU MU ACABA?

Yerelde sürekli köşelerini takip ettiğim Sayın Mustafa Karaaslan ve Sayın Mehmet Fiskeci bir küsmüş lüktür diye tutturmuşlar gidiyor.

Neymiş efendim Ak Parti bir kısım seçmenini küstürmüş, eğer önlem alınmaz ise seçmen kayması durdurulamayacakmış.

Soruyorum acaba son tahlilde Ak Parti siyasetinde yaşanan derin değişimleri sadece küçük meseleler indirgemek ve adına küskünlük demek ne kadar doğru?

Küskün kelimesinin anlamı Türk Dili sözlüğünde; ‘’ darılarak, gücenerek yüz çevirmek, konuşup görüşmez olmak ‘’ şeklinde tanımlanır.

Evli insanlar bu kelimenin anlamını zaman zaman yaşanan küçük meselelerden dolayı gayet iyi bilirler. Evlilikte büyük meseleler büyük sorunlar küsmeyle açıklanmaz. Çünkü sonuçları başka türlü tezahür eder. Ayrılık, ayrı kalmak boşanmak kelimeleri ile açıklamak daha doğru olur.

Eğer birileri küsmüşse ‘’ Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış ‘’ tavrını neden takınsın ki bazı AK Partililer.

Eğer sorunların teşhisi küsmek ise, bence şu soruların cevaplarını daha açık yazsınlar

Küsen insanları nasıl gönlünü alacağız.

Ne istediler ne vereceğiz.

 

Efendim bu küskünlük değil, bu ayrılık, bu kopuş

Nasıl mı? 

ANAP ve Turgut Özal’ı şöyle bir hatırlamak lazım. 12 Eylül darbesi ve arkasından askeri yönetim darbe öncesinde ki hemen hemen Özal dışındaki bütün siyasetçilerin seçim yasakları ile siyaset dışı bırakmıştı. 1983 Anayasası ile Turgut Özal’ ın abim dediği Süleyman Demirel başta olmak üzere Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit  ve bir çok siyasetciye 10 yıl siyaset yasağı getirilmişti.

Bu ortamda Turgut Özal çıktı sahneye ve askerlerin hiç beklemediği bir şekilde %41,5 ANAP oy alacak başbakan seçilmişti.

Niçin bu oylar hiçte şans verilmeyen Özal’ ın siyasetine aktı.

Cevap; Demokrasi ve sivil siyaset ihtiyacı ve özlemi.

Özal hükümeti , Türk Ekonomisini devletçi anlayıştan çıkarıp dış dünyaya ve pazar ekonomisine açmış, Türkiye’nin yönünü Avrupa’ya çevirmiş ve  Avrupa Birliği tam üyelik sürecine cesurca adım atmış, serbest döviz rejimi, serbest ticaret in gelişimi için bir çok açılımları gerçekleştirmişti. Adeta ekonomik devrimler bir çırpıda ardı ardına gerçekleştirmişti.

 

Ekonomik devrimler neticesinde ne oldu da ANAP hükümeti 4 yıl sonra çöküşe doğru yol almaya başladı. .

Çünkü Özal ‘ın önce ekonomik gelişme sonra sosyal ve demokratik gelişim düşüncesi ile demokrasi ve adalet alanında beklentileri hep ötelemesi ve devleti bir aile şirketi gibi yönetmesi ve devlet yönetiminde aile üyelerinin de söz sahibi olmaya başlaması, yolsuzlukların artması, enflasyonun 1989 yılında %75,4 seviyelerine dayanması ANAP oylarını eritiyordu.

Oysa batıda gelişmiş ekonomiler demokrasi ile besleniyor ve onunla birlikte gelişiyor ve refah onunla birlikte büyüyordu

Ama seçmen hükümete küsmemişti. Özal in sürekli demokrasi vurgusuna rağmen son süreçte bazı aile üyelerin hükümetten uzaklaştırmış sada artık samimiyetine inanmıyor oyunun rengini değiştirmeye başlamıştı.

Çünkü demokratikleşme adına ciddi teşebbüslere girişmemiş, 12 Eylül Anayasanın tüm imkânlarını sonuna kadar kullanıyor, hatta 12 Eylül siyasi yasaklarının kalkması için referanduma götürülmesini sağlamış, ‘’halk karar versin’’ demiş, kampanya sonunda ‘’hayır’’ oyunu kullanacağını açıklamıştı.

İşte belki de Türkiye nin en devrimci lideri olan Turgut Özal’ ın o günün şartları içerisinde demokratikleşme adımlarını ötelemesi ve geciktirmesi ANAP siyasetten silinmesine sebep olacaktı.

Neden anlattım bütün bunları.

Tarih tekerrür ettiği için anlattım.

Son dönemde yaşadığımız bazı noktaların örtüştüğü için anlattım.

 

Ve ben bu küsmüşler gurubunu şu şekilde gruplandırıyorum. Sokaktan aldığım izlenim öyle çünkü.

Bazı AK Parti seçmeni hala umudunu taşıyor. Eskiye dökülecek ve 2002 ruhu hasreti içinde ama hala oyu AK Parti de.

Bazı Ak Parti seçmeni inanmak istiyor bazen gel gitler yaşasa da. Düzelecek, değişecek ama ders vermek adına Saadet ve İYİ Parti’ ye gitmiş.

Bazı Ak Parti seçmeninin artık doğru yada yanlış bütün söylenenlere tümden inanmıyor ve oyunu CHP verebilecek kadar çaresiz kalmış 

Ancak bu üçüncü grup oldukça büyüyor gibi. Ancak onun için küsmüş değil ‘’ kopmuş’’ diyorum.

 

Kahramanmaraş Kale’si

Bir eleştiri karşısında ‘’ şimdi bunu niye söyledin’’ anlayışı ile olmaz sayın vekilim.

Kurtuluş mücadelesinin sembolü olmuş ve dedelerimizin kanları ile Fransız bayrağının indirildiği o kalenin o haline ilişkin açıklamanız açıkçası beni tatmin etmedi. Ve vatanına, milletine ve şehrine aşık Türk milliyetçilerini de tatmin etttiğini sanmıyorum.

Allah aşkına

Üç yıldan bu yana döviz krizimi vardı.

Kalenin aşağısında yapılan yıkım işleri ile ne alakası var üstünün durumu

Neden sadece yıkıp yapıyoruz.

Onarmak, restore etmek, verimli hale getirmek, revize etmek gibi bir çok kavram var.

 

İster istemez şu sorular geliyor insanın aklına;

Neden bu yeri özel bir firmaya kiralama hakkını verdiniz.

Daha iyi işletişin, daha güzel hale getirsin diye değil mi?

Bu firma neden adam gibi işletemedi?

Bu firma neden korumadı kalenin eski halini, neden bakımsız bıraktı.

Neden bu firma aldığı gibi değil de harabe bir şekilde teslim etti.

Neden hesap sormadınız.


Hesap sormak isteyenlere hesap sormayı bırakalım da bu kötü durumlara vesile olanlara bir hesap sorsak ya,  iyi olmaz mı.

CHP Kahramanmaraş Teşkilatı

Bu arada Kahramanmaraş CHP teşkilatının da sesini demokrasi adına duymak güzelde çok seyrek kalıyor bire.

 

Özgür Basın

Dikkat ettim şehrimizin usta yazarları sürekli basın özgürlüğüne de vurgu yapıyorlar. Neden. Ben açık açık yazayım istedim. Demokrasiyi özgür düşünceyi içselleştirememiş bazı mevki sahiplerinin elinde eleştiri karşısında Fetö yaftası, vatan sevmezlik yaftası sopa gibi duruyor da ondan olsa gerek.

Ancak şunu unutmamak gerekir özgür basınla demokrasi gelişir, rayında bir ekonomi ise ancak demokrasi ve şeffaflık ile var olur. 


Çok yazdım galiba.

Bir haftalık tatil sonrasında özleme sayın gitsin.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar