Ender KÜÇÜK

Ender KÜÇÜK

Mail: [email protected]

"BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ"

Bir varmış bir yokmuş. İnşanlar çoğalır, büyür, yaşlanır ve ölürlermiş. Yaptıkları ne varsa, zulüm diye gördükleri, görmezden gelirlermiş. Can çıksa da huy çıkmaz, yedisinden yetmişine uzanan yol ne patika ne otobanmış. Kestirmeden ve uzaktan gitmenin hiç anlam taşımadığı garip bir dünyaymış burası.

İyi düşünmek ve düşünebilmenin marifet sayılmadığı gibi hakir ve hor görünen bir yermiş burası. Sonu iyilerin kazandığı, kötülerin kaybetmekten usanmadığı paylaşımsız, hoş görünün olmadığı, sınırsız zaman ve sınırsız dünya düşüncesinin her yeri talan ettiği bir dünyaymış burası.

Gönüllülerin ve ünlülerin birbirine düştüğü, bir kızın tatlı istiyorum diye bağırıp çağırdığı, minyatür kapitalizmin reyting rekorları kırdığı, babanın oğula, ananın kıza, kocanın karısına düşman olduğu, benim düşüncemi düşünmeyen herkes aptaldır denildiği,  aşk üç harflidir diye yanına bile yaklaşılmayan garip bir dünyaymış burası…

Emekçinin hor görüldüğü, kadın cinsiyetinin reklam yapıldığı, insanların makyajla kendisine bir yalancı gülümseme çizdiği, paylaşımların artık anlatım olduğu, çocukların mutlu olmadığı, yediklerimizin üzerine sindirebilmek için maden sularının içildiği bir dünyaymış burası

 

Ağlamanın zayıflık, gülmenin soytarılık olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Alınmak en moda davranış oldu bugünlerde. En güçlü hissettiğimiz bir an varsa hatırladığımız, nice zayıflıkların örtüsü olmak yerine övünmenin maşası olduk kendimizce. Bazen utanıyorum kendi insanlığımdan ve sahte dualarımın hala dilime dolanmasından. Şiirlerimden, gençliğimden ya da yaşanmamış geleceğimden çok utanıyorum. Dünya başlıklı, sayısız sayfada sayısız cümle kurmak istiyorum ama ne yazık ki hatırlayabildiğim ölçüde yazabiliyorum. 

Düşüncelerim şimdiki dünyanın çocuk hali yani masum ve özgür. Ellerime ne zaman kelepçe takılacak olsa uzaklaşın benden ruhumun cehennemleri diyorum. Aklıma düşen ne varsa, yaşantım olmasa bile yazıyorum. Kanalları dolaşırken moda programlarına gözüm ilişiyor. Ne kadar çıplaksan o kadar puan topluyorsun. Bir kaç arkadaş bir araya gelsek, malum dünyanın ne hale geldiği konusunda gerçek hikâyeleri anlatıyoruz. Dinlediklerim karşısında saçlarım beyazlaşıyor, gözlerim kararıyor

Dünya sürgünü bizim yaşadıklarımız. Mutlular, mutsuzlar, musmutlu ve musmutsuz hisseden nice düşünceler. Zamansız zaman ya da ahir zaman dedikleri bu olsa gerek. Düşüncenin eyleme geçmediği sadece yazılı kâğıtlarda kalan nice tuzak ve itirazlar. Bölünmüş düşünceler, bölünmüş vatan, bitmeyen istekler, doyumsuzluk ve şuursuzluk…

Ümidim başka bir bahara, anılar başka sonbahara. Ölümü bekler oldum yazın kışı beklediği gibi karmakarışık duygular, bitmişliğin ifadesi, ben mi? katran renkli sevdiğim diye yazılmış beklenti cümleleri, sahipsiz şiir, yalancı söyleşiler, kim bilir daha ne söz söyler kelimeler.

Yaşamın sırrı sayılarda saklı dediğimde, arkadaşlar 46 lıksın sen demişlerdi. İlk başlarda Maraşlı olmama yormuştum bu sayıyı… Çok sonraları anladım ki dünyada ki deliliğin sembolüymüş. Sokaklarda, caddelerde dolanırken birçok giyim malzemesi üzerinde görünce bu sayıyı aha benim adamlar geliyor diye yarı şaka, yarı ciddi kendime laf vurmalarım aklıma geliyor. Menfaati için taklalar atan, karlı dağlarda donarak ölen bir şehidin gözyaşları aklıma düşüyor. Rahatladığımı hissettiğim her an bir başka düşünce ve bir başka düşünce kâğıda sarılıyor. İstemesem de bir cümlede kendine yer buluyor.

“Yazmanın tadını ancak gerçek acı çekenler bilir” diyen üniversite hocam aklıma geliyor. Sonra yanına sokuluyorum peki siz hiç yazdınız mı diyorum, adam bana kaşık çatlarıyla bir bakış savurduktan sonra “Ben acı çekmesini sevmiyorum” diye cevap veriyor. Böylesine övüldüğümü düşündüğüm bu zaman dilimi kâbus gibi üzerime düşüyor. Tam anlaşılmanın tadını hisseden düşüncelerim tarumar oluyor. Yalancı bir rüzgâr esiyor, elime aldığım gibi yazdıklarımı, kibrit ile tutuşturuyorum onları. Dünyam yanıyor, dünyam kanıyor.

Bazen dost muhabbetlerinde şairliğim üzerinde konuşulurken hep şu sorulara muhatap oluyorum.

Nasıl yazıyorsun?

Kaç şiir kitabı daha çıkaracaksın?

Ah güzel dostlarım bir bilseniz ben daha neler neler yazarımda ya da birçok kitap daha çıkarırım da  

Ya yananlar

Ya yakılan şiirler ne olacak?  Diye sorularına soruyla cevap verince, hiç kimse bir şey anlamıyor. Yazmak, yazmak ve sahipsiz nice şiirler ve mektuplar… Bunlar düşündüklerimin salisesinde geçen haykırışlar ve hayat kavramının yıllarla ölçüldüğü o uzun zaman dilimini düşünün ve yazamadıklarım için küsün bana. Ağlayın susan tarafıma, ahmak duruşuma…

Ah dostlar!

Sizlerin düşüncesi olmasa

Ben nasıl farklı düşünürüm sonra…

 

Her şeyin bir biri

Bin bir masal içi

Zehirli elma yiyen ahmak prensesi

Düşünme artık olursun bir deli.

 

Bir varmış bir yokmuş

Nice yazılar içinde

Bir prens yokmuş.

 

Kurbağacık olmuş

At olmuş

Eşek olmuş

Bir prens yazarak, hamal olmuş.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar