Şarkılar yalan söylemez

Sabah ilk işim şöyle bir gazeteleri ve köşeleri okumakla başlamak olur.
Alttan bir müzik olmazsa olmazımdır.
Yine böyle bir sabahtayım.
Yeni günün gündeminde birçok mesele var.
Çoğu boş tartışmalar gazete sütunlarını ve köşeleri doldurmuş bir vaziyette.

Ayasofya meselesi birçok yazarın gündem konusu.
Bazı tarihçilerin politik amaçlar uğruna tarihi gerçekleri nasıl kırıp döktüklerini okuyorum.

Ahmet Özhan yorumu ile bir şarkı arka fonda;
‘’ Yine efkârlıyım dilim dönmüyor
Kalbimdeki hicran neden sönmüyor’’ derken bırakıyorum okumaları.

Ardından insanın içini karartan Corona belası ilaç, aşı haberleri ve ölüm istatistikleri.
Bu iç karartıcı satırların arka planda ise Türk Sanat Müziği’ nin eşsiz bir parçası çalıyor.
Bir Teoman Alpay bestesi.

‘’ Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgâr.
Bütün kuşlar vefasız mevsim atık sonbahar.’’ 

Ve gündemin bir başka konusu geldi önüme,
Devlet bankalarının yönetimine atanan yeni yöneticilerin haberleri.
Hamza Yerlikaya Vakıfbank, Veysi Kaynak Ziraat Bankası, Kerem Alkin Halkbank yönetimine girmiş RTÜK Kurulu Başkanı Ebubekir Şahin de Halkbank yönetimine atanmış.
Kamu görevi olanlar 12,530 TL olmayanlar 22,500 TL maaş alıyormuş. Birkaç dikiş atıyorlarmış.

Tabi arka fonda bu arada bir hüzzam şarkı çalıyor.

 ‘’Sevmekten kim usanır, tadına doyum olmaz.
Hangi gönül uslanır ah, sevenle oyun olmaz.’’


Kıdem tazminatında çok önemli bir dönüşüm öngören Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi tartışmaları,
İstanbul da patlamala, Tren faciası,
Bir de bu kadar ciddi mesele arasında gazetelerin ana spotlarında ‘’ Survivor’da Elif ve Nisa sakatlandı mı? sorusu ile dikkat çeken bir haber.

Ardından bir Neşet Ertaş türküsü gelmesin mi?

Viran oldu evim yurdum
Ne söylesem boşa Leyla'm
Ne söylesem boşa Leyla'm, boşa Leyla'm
 

O zaman anladım şarkılar yalan söylemez.
Bıraktım haber köşelerini; bütün gün bir hicaz, bir taksim, bir hüzzam dolu musikilerin kollarında gezindim durdum.